Gülümser Yücel ile köyde eğitim üzerine: “Zorlama olmadan, bu eğitim meselesinin ne kadar önemli olduğunu anlatıyorlardı, şahane değil mi?”

Şubat ayında Şişli sokaklarında yürüyoruz. Hava Şubat ayı olmasına rağmen çok soğuk değil, biraz rüzgâr var. Eski İstanbul’un hatıraları bizlere eşlik ediyor yürürken. Gülümser Yücel’in evine vardığımızda heyecanlanıyoruz. Bizleri karşıladığında sanki uzun yıllar tanışıyormuşuz hissi veriyor Gülümser Hanım. İçeriye geçtiğimizde eski İstanbul sokaklarında eşlik eden hatıra duygusu devam ediyor. Duvarlarda çocukluk fotoğrafları, babası Hasan Âli Yücel’in fotoğrafları, kalemi, kartviziti, sonradan öğreneceğimiz küçüklükten itibaren yemek yedikleri masa, büyükannesinin antika eşyaları… 

Bir tarihe yakından tanıklık ederken söyleşimize başlıyoruz. Bu anıların içinde bizlere vakit ayırdığı için teşekkürümüzü en başta ediyoruz Gülümser Hanım’a ve köyü, köy okullarını soruyoruz. Gülümsüyor, köy enstitüleri zamanında, köylerin ve oradaki eğitimin konuşulduğu tartışıldığı bir evde büyümüş biri olarak aklıma köy enstitüleri geliyor, başka bir köy okulu ne  tartışıldı ne de ben duydum. Babamın (Hasan Âli Yücel) aklında hep Köy Enstitüleri fikri vardı ve bu konuda ne kadar emeği olduğunu biliyorsunuz, diyor.

Şu an tam karşımızda olan masada, yıllar önce köylerde yaşayan çocukların daha iyi eğitim alabilmesi için neler konuşulduğunu düşünürken Gülümser Hanım’a, Köy Enstitülerine dair bir anısı olup olmadığını soruyoruz. 

Küçük yaşta bir gün törene gittim, o törende dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakanı Şükrü Saraçoğlu da vardı, düşünebiliyor musunuz ben de tam arkalarında oturuyorum. Harman yerine bir platform hazırlamışlar, piyano var, keman var, kopuz var ve çocuklar bu enstrümanları çalıyor, bütün kıyafetleri kendileri dikmişler, oyunlarını oynuyorlar. Sanki Ankara’da bir halk evinde tiyatro sahneleniyor gibi bir ortam. Bu anı hiç unutamıyorum, diyor Gülümser Hanım ve ekliyor, o dönem ülkede çok para olmadığı için bir köy enstitüsü diğerinden daha iyi giyiniyor demesinler, çocuklar da kendilerini kötü hissetmesinler diye babam, Sümerbank ile anlaşıyor ve tüm okullara aynı renk ve kalite kumaş gönderiliyor. Tabii bu üniformalar, köy enstitülerinin kendi atölyelerinde dikiliyor ve hepsi birbirinin aynısı. İşte bu çocuklar kendi gösterilerini sergiliyor köylerde. 

Çalınan enstrümanların sesi, oynanan tiyatro oyunlarından sahneler ve ortamın havası doluyor odaya. Öyle ya Gülümser Hanım’ın oturma odası da bambaşka bir zamanda. Köyde eğitimin dününü duyarken bugün ve geleceğe dair düşünceler de aklımızda dönüyor bir yandan ve KODA olarak biz de 7 yıldır köylerdeki çocuklar daha iyi eğitim alabilmesi için öğretmenlerle, ebeveynlerle ve geleceğin öğretmenleri, öğretmen adaylarıyla çalışıyoruz. Biliyoruz ki, köyde daha iyi eğitim meselesi, yalnızca bugünün değil geleceğin de önemli bir meselesi, diyoruz Gülümser Hanım’a. 

Evet, bir de şu var, diyor heyecanla, köy enstitülerinin bu kadar iyi işlemesinin sebeplerinden biri de herkesin bu konuda birlikte çalışması diyor. Muhtarından, kaymakamına, belediye başkanından milli eğitim müdürlüğüne herkes iş birliği halinde çalışıyor. Mesela bir aile kız çocuğunu okula göndermek istemiyorsa muhtar işin içine giriyor, olmadı mı kaymakam o da mı olmadı vali, hepsi bu işi çözmek ve eğitimin ne kadar önemli olduğunu anlatmak için çaba sarf ediyordu. Zorlama olmadan, bu eğitim meselesinin ne kadar önemli olduğunu anlatıyorlardı, şahane değil mi? Muhtarı, kaymakamı, valisi ve öğretmeni hepsi bir arada olunca çocuklar da mutlu oluyordu. O dönem okullardan mezun olan çocuklar da bunları söylüyor. Keşke o dönem mezun olan çocukların anılarını arşivleselerdi, keşke ben yapsaydım, diyorum. 

Sohbetimizin sonuna doğru gelirken odayı geziyoruz Gülümser Hanım’la birlikte. Her bir fotoğrafı anlatıyor, Gülümser Hanım anlattıkça biz soruyoruz, dinledikçe zamandan zamana, anıdan anıya dolanıp duruyoruz. 

Teşekkür edip sokağa çıktığımızdaysa odadaki anılar, İstanbul’un sokaklarında koşturmaya başlıyor ve köyde daha iyi eğitim için yapacaklarımız zihnimizde bizimle konuşmaya başlıyor. 

Şubat 2024, İstanbul

Tags :