ÇOCUKLAR İÇİN KÜLTÜR VE SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ

Aposto - 12 Mart 2023 - https://aposto.com/s/cocukla-icin-kultur-ve-sanatin-iyilestirici-gucu

Türkiye ve Suriye’ye felaketi yaşatan depremlerin üzerinden 34 gün geçti. Depremden doğrudan etkilenen 11 il, 6 Şubat’tan bu yana yaklaşık 14 bin artçı depremle sarsılmaya devam ederken 13 milyonun üzerinde nüfusa sahip bölgeden tahliye edilenlerin sayısı 3 milyonu aştı. Temel hizmetlere erişimin kısıtlı olduğu geçici barınma alanlarında 1 milyon 900 binden fazla insan bulunuyor, 850 binden fazla çocuk yerlerinden edilmiş şekilde yaşamaya devam ediyor. 

UNICEF’in aktardığına göre yaklaşık 4,6 milyon çocuğun yaşadığı Türkiye’nin depremden etkilenen bölgelerinde şu an 2,5 milyon çocuk acil insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) hazırladığı Türkiye Depremi Durum Raporu, afet bölgesinde 225 binin üzerinde olduğu tahmin edilen hamile kadından 25 bininin bu ay içinde doğum yapmasının beklendiğini aktarıyor. 

Deprem bölgesindeki 12 bin 550 okulda 3,5 milyonun üzerinde öğrenci eğitim görüyordu. Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) açıklamasına göre hastane, havalimanı, adliye, liman, belediye binaları ve yolların da enkaz olduğu bölgede eğitim kurumu binalarının 23’ü yıkıldı ve 83 bina ağır hasarlı olarak kaydedildi. 210 binin üzerinde öğrencinin farklı şehirlere nakli gerçekleşti. Gazete Duvar’dan Pelin Akdemir’in 23 Şubat’ta yayımladığı haberde MEB’in nakli yapılan öğrenciler için psikososyal destek hizmeti sağlamak üzere okullarda çalışmalar yürüttüğü; ancak köylere giden öğrenciler için böyle bir çalışma bulunmadığı anlatılıyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, köy okullarının bu nedenle de hemen açılması gerektiğini vurguluyor. Köy Okulları Değişim Ağı’nın (KODA) aktardığı rapor da köylerde çocuklar için psikolojik desteğin yetersiz olduğuna değiniyor. MEB’in ise köylere giden öğrencilere ilişkin yürütülen çalışmalara dair yakın zamanda bir açıklaması bulunmuyor.

Çocukların ihtiyaçları neler? 

Şu an çadır kent ve konteyner kent alanlarında bakanlıklar tarafından kurulan psikososyal destek çadırları, sınavlar için destekleme ve yetiştirme kursları, oyun ve etkinlik alanları, hastane sınıfları, okul öncesi eğitim çadırları, prefabrik okullar gibi çocukların eğitime devam etmesi ve bir arada olabilmesi için kısıtlı alanlar bulunuyor. Öte yandan felaketin 11’inci gününde henüz deprem bölgesindeki çocukların temel ihtiyaçları ve kreş talepleri karşılanamamışken Nurdağı’ndaki çadır kentte Gaziantep Müftülüğü tarafından çocuklar için Kuran kursu çadırı kuruldu ve bu haberi paylaşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tepki topladı. “Bu acele neden?” sorusunun yöneltildiği çadır görüntüsü karşısında BirGün’e konuşan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Mihriban Keleş, kurslardaki personelin depremden sonra bir çocukla nasıl iletişim kurulması gerektiğine dair uzmanlığı olmadığına değinirken deprem bölgesindeki çocukların ihtiyaçlarını şu şekilde dile getiriyor: 

Öncelikle çocukların en temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor. Ankara’daki bir çocuk şu an ne yapıyorsa, afet bölgesindeki çocuğun da onu yapmasının sağlanması gerekiyor. Oyun oynaması gerekiyor. Önüne konulacak üç öğün yemek bile o çocuğa normal hissettirebilir ve çocuğu ciddi oranda rehabilite edebilir. Bunlar da Kuran kursları ve oradaki görevlilerle sağlanamaz. Öte yandan, afet bölgelerinde sanatçıların da katılımıyla çocuklara yönelik oluşturulan aşırıcı coşku ortamı da doğru değil. Her şeyin dengeli ve normal yürütülmesi gerekir.

Bölgedeki çocukların barınma, sağlık, hijyen ve beslenme ihtiyaçları tümüyle karşılanamadığı gibi güvenli su ve sanitasyona erişimi de hâlâ endişe yaratırken çocukların ruh durumları ve psikososyal ihtiyaçları üzerine konuşmak gerekiyor. Deprem milyonlarca çocuğun hayatında telafisi oldukça zor yıkımlara neden oldu ve pek çoğunu kaygılı, korkmuş ve psikososyal desteğe ihtiyaç duyar hâle getirdi. Karşı karşıya kalınan zorluklar ve toparlanma süreci çok katmanlı bir şekilde önümüzde duruyor. Yaşadığımız yıkım kadar derin duygusal hasarlara neden olabilecek bu süreçte çocuklara eğitimin ve yaşıtlarıyla bir arada olmanın iyileştirici gücü, kendilerini ifade etmelerine ve iyi hissetmelerine olanak tanıyan kültür ve sanatın her dalı ve oyunun ta kendisi; tanık oldukları travmatik olayların ardından toparlanabilmeleri için güvenli alanlar sunuyor.